Vaktiyle Yahudilerin, Yunanlıların ve Ermenilerin dağılmasını tarif eden diaspora kelimesi, küreselleşme süreciyle birlikte değişerek göçmen, vatansız, mülteci, dağılma, kopuntu, anavatandan kopuş, misafir işçi, sürgün topluluğu, yurt dışı topluluğu, etnik topluluk gibi terimleri kapsayan daha geniş bir alana karşılık gelmektedir.
Modern diasporaların hem kaynak ülke hem de ev sahibi ülke içinde siyasal alanı etkilemeye yönelik faaliyetleri diaspora çalışmalarını ve ülkelerin diaspora politikalarını dönüştürmüştür. Bu dönemde diaspora, daha siyasi ve gruplar arası dengenin olduğu bir zemin üzerinde tartışılmaktadır. Böylece diasporalar küresel güçlerin siyasi, ekonomik ve kültürel üretimlerinin önemli araçlarından biri haline gelmiştir. Son yıllarda diaspora kültürel boyutunun yanı sıra ekonomik ve siyasi boyutuyla dikkat çekici olmaktadır. Uluslararası alanlarda diasporaların lobicilik faaliyetleri başta olmak üzere baskı grubu olarak artan faaliyetleri diasporaların siyasette oynadığı rolü önemli kılmıştır. Diasporaların kimliğinin çok boyutlu ve ulus aşırı olması sebebiyle, uluslararası siyasetteki konumu güçlenerek özellikle siyaset başta olmak üzere ekonomik ve toplumsal alandaki belirleyiciliği ve baskıcılığı artmıştır.
Yurtdışında yaşayan Türklerin toplumsal ve ekonomik olarak konumlarının iyileştiği ve üçüncü nesle ulaştıkları 2000’lerin başında “Türk göçmenler” söylemi yerini yavaş yavaş “Türk Diasporası”na bırakmıştır. Türkiye bu bağlamda 2000’li yıllardan bu yana diaspora politikasında yeni açılımlar ile Türk diasporasına yönelik ilgi ve alakasını artırmıştır. Nitekim bu ilgi ve alaka dönemin Başbakanı ve günümüzün Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın şahsında ciddi adımlarla somut politikalara dönüşmeye başlamış ve bu politikalar büyük bir ivmeyle devam etmektedir. Diasporanın bu artan gücü neticesinde 2010 yılında “Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluğu Başkanlığı (YTB)” kuruldu. 1992 yılında kurulan TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı) 2000’li yıllardan itibaren Türk-İslam unsurlarının olduğu bölgelerde daha aktif bir pozisyon aldı. Ayrıca 2007 yılında Yunus Emre Enstitüsü ve 2016 yılında Türkiye Maarif Vakfı kurularak yurtdışında kültür ve eğitim hizmeti verilmeye başlandı.
Yukarıda yer verilen ve daha başka saiklerle, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Erdoğan’ın şahsında vücut bularak ülkemizin milli politikası ve hedefine dönüşen “Türk ve Türkiye Yüzyılı” vizyonu, yalnızca ülkenin resmi kurum ve kuruluşlarının değil siyasetten sanata, bürokrasiden STK’lara, iş dünyasından eğitime, akademisyenden sivil vatandaşa kadar her alanda bütün kurumlar ve herkesçe sahiplenerek ortak bir değer haline getirilmesi durumunda yakın bir zamanda başarılması kaçınılmaz bir olguya dönüşecektir. Türkiye Yüzyılı çerçevesinde ülkemizin gelecekte bölgesinde ve dünyada küresel bir güç haline gelme süreci, yerel dinamiklerle beraber onu besleyecek dış paydaşlarla şüphesiz hızlanacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu hususta yaptığı çağrıların muhataplarından biri de üniversiteler ile yurtiçinde ve yurtdışında yaşayan aydınlarımızdır. Bizler Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Tarih Bölümünde görev yapan akademisyenler olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın bu manidar çağrısını üstümüze vazife etme cüretini göstererek “Türkiye Yüzyılı” hedefinin ana paydaşlarından olacağı anlaşılan “Türk diasporası” üzerine bir faaliyet yapma düşüncesiyle harekete geçtik. Bu düşüncenin neticesinde “Türkiye Yüzyılında I. Uluslararası Türk Diasporası Sempozyumu” konulu bir proje fikri tezahür etti.
Türkiye Yüzyılında I. Uluslararası Türk Diasporası Sempozyumu projesi, Türk diasporasının başta Batı ülkeleri olmak üzere dünyanın her tarafında faaliyet gösteren temsilcilerini ortak hedefler doğrultusunda bir araya getirmeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede hazırlanan proje ile Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde öncelikle ülkemizde ve dünya genelinde Türk diasporasını temsil kapasitesi elde etmiş kamu bürokrasisi, resmi kurum temsilcileri, Sivil Toplum Kuruluşları, iş dünyası temsilcileri, sanatçı, sporcu, akademisyen ve yazar gibi kanaat önderleri bir araya getirilecektir. Sempozyum sürecinde öncesinde ilgili konularda online çalıştaylar yapılarak sempozyuma yönelik ön hazırlık yapılacaktır. Ortaya çıkacak çalıştay raporları neticesinde öne çıkan başlıklar altında tematik konular belirlenerek konuların uzmanlarıyla ilgili oturumlar düzenlenecektir. Bu özel ve genel oturumlarda Türk diasporasının aktif temsilcileri, uzmanlar ve aydınların fikirleri ile sahadan gelecek veriler ışığında sorunların tespiti ve akabinde çözüm önerileri tartışılacaktır. Böylece ortaya çıkacak somut çıktılar hem Türk diasporasını güçlendirmeye katkı sunacak hem de alana uluslararası çapta zengin bir literatür kazandıracaktır.
Planlanan Sempozyuma, Türkiye ve Türk diasporasının aktif olduğu çok sayıda ülkeden ve dünyanın her bölgesinden alanında uzman akademisyen, sanatçı, bürokrat, STK temsilci ve kanaat önderlerinden davet edilecektir. Böylece Birbirinden bağımsız, bir gaye etrafında toplanmamış STK ve kanaat önderlerinin kurumsal bir çatı altında toplayabilmek için gayret gösterilecektir, Türk Diasporası meselesine akademik bakış açısıyla çözümler önerilecektir
Bildiri ve raporlar, Türkçe, İngilizce, Rusça ve Arapça dillerinde kabul edilecektir.